top of page

ŞİDDETİN SOSYOLOJİK ETKENLERİ ÜZERİNE (MİLLİYET RÖPORTAJI)

  • Yazarın fotoğrafı: onemmutlu
    onemmutlu
  • 9 Mar 2019
  • 4 dakikada okunur

Edt.Ahenk Bayazıt : Bir toplumun erkek egemen yapıya sahip olup olmadığını veya şiddete meyilli olup olmadığını anlamamızı sağlayan göstergeler nelerdir?


Psk Dnşm. Önem Karaduman : Bir toplumda şiddet eğilimi olup olmadığını anlamak için öncelikle bireyleri ve sonrasında bu bireylerin oluşturduğu ,toplumun en küçük yapı taşı olan aileyi incelemek gerekir.Öncelikle şunu bilmeliyiz ki şiddet yalnızca fiziksel olmaz.Duygusal veya psikolojik hatta ekonomik şiddetin örneklerini de görmekteyiz.Başta da söylediğim gibi kişinin ilk olarak bireysel yapısı ve aile yapısına bakmak gerekir.Aile toplumun en küçük birimi olarak çocuğa küçük yaştan itibaren kültür ve değer aşılaması yapar.Bu noktada eğer aile içerisinde erkek egemen bir yapı varsa yani günlük tabiriyle "anne (kadın) hizmet eden baba(erkek) çalışıp eve ekmek getiren kişi ise" istisnai durumları var elbet ama çocuk bu kültürle büyüdüğü için kendisi de ataerkil bir yapıya bürünür.Bir bakıma şiddet aktarım ile yeniden üretilmiş olur.Bu ataerkil yapıda anne hizmet eden demiştik,hizmet etmediği noktada şiddet gören ve suçlanan kişi olur.Yer yer sözlü ,yer yer fiziksel şiddete maruz kalır.Bir kişinin şiddete meyilli olup olmadığını anlamaktaki en temel sebeplerden biri kişinin öfke kontrolünü incelemektir.Kendisine şiddet gösterebilen veya öfke anlarında hemen şiddete başvuran birinin ciddi anlamda incelenmesi ve terapi alması gerekmektedir.İkinci aşama ise aile yapısıdır.Aile yapısında şiddet örneğini model almış bir çocuk ileriki yaşlarda şiddete başvurmakta diğerlerinden bir sıfır öndedir.Aşırı muhtaç ve aşırı kontrolcü kişiliklerde burada dikkat etmemiz gereken noktadır.Şuna da değinmeliyim ki şiddet eğiliminde cinsiyet ayrımı yapmak doğru değildir.Unutulmamalıdır ki kadınlar da şiddet uygulayabilir.Bu noktada hem erkekler hem de kadınlarda bu özelliklere dikkat edilmelidir.


Edt. Ahenk Bayazıt : Maçovari karakterlerin yüceltildiği TV dizilerinin, şarkı sözlerinin şiddeti nasıl tetiklediğinden bahseder misiniz?


Psk. Dnşm. Önem Karaduman : TV dizileri günümüz dünyasında "model alma" "özenme" açısından kişiliğin gelişimi üzerinde büyük bir etkiye sahiptir.Özellikle gençler ve çocuklar üzerinde etkili olan TV dizileri son zamanlarda yoğun şiddet içerir hale geldi.Örneğin silah kullanımı,birinin öldürülmesi,suçlunun ceza almaması,rahatlıkla kaçabilmesi ve durumdan kolayca sıyrılabilmesi,aldatmaya dayalı kadın erkek ilişkileri,erkeklerin veya kadınların birbirlerine uyguladıkları sözlü ve fiziksel şiddet...Bunların hepsi tv dizilerinde ve şarkı sözlerinde apaçık yer almaktadır.Kişiler dizileri izledikten sonra kendi dünyasından uzaklaşıp,hayattan beklentilerini unutarak o dizilerdeki kişilere üzülmekte ve haftalık yaşantılarını bu dizilere göre ayarlamaktadır.Şarkı sözlerinde ise hayal dünyasına dalan kişi orada söylenenleri yaşamakta ve içselleştirmektedir.Özellikle şarkıların içinde geçen uyuşturucu,sigara ve diğer maddelere özendiren sözler bu durumu tetiklemektedir.Bu sebeplerden dizilerimizin toplumun kendisine ait normları yok eden şiddet,alkol,sigara,uyuşturucu gibi maddelere özendiren formlardan çıkıp,evrensel kültür değerlerine önem veren öğretici ve temelinde kadın erkek ilişkileri ve bunun bağlamında da aile yapısını zedelemeyecek bir form alması gerekmektedir.


Edt. Ahenk Bayazıt : Eğitim seviyesi, inanç yapısı, örf ve adetler gibi sosyolojik özellikler ile şiddete meyilli olma arasındaki bağı değerlendirir misiniz?


Psk. Dnşm. Önem Karaduman : Aslında benzer şeylerden ilk soruda da bahsetmiştim.Ancak bu sorunuzda farklı olarak eğitim seviyesi de işin içinde.Şöyle bahsedeyim...Eğitim insanı A noktasından B noktasına taşıyan,dünyaya bakış açısını değiştiren ve toplumda bir çok değeri de etkileyen bir faktördür.Eğitim bazen insanın inanç yapısı ile örf ve adetlerini de etkileyebilir.İnanç yapısı bizler için doğduğumuz günden bugüne, önce ailede sonrasında toplumun değerlerine normlarına göre şekillenen bir değerdir.Kutsal bir değerdir.Ancak inanış şekli her zaman mükemmel olmayabilir.Şöyle ki geleneksel din ve inançların bazılarında şiddet içeriği görmekteyiz.Bu inanış şekli elbetteki kutsal olduğundan şiddet eğilimini meşru kılar.Bu da kişilik gelişimini olumsuz yönde etkiler.Örf ve adetlere gelecek olursak zaten toplumun ahlak ve normlarını belirleyen temeldir bu ikili.Bu nedenle kişinin içinde büyüdüğü,gördüğü ve istemeden de olsa model aldığı örf ve adetler onun kişiliğini belirlemekteki en önemli faktörlerdendir.Örneklendirelim, "Kızlar babalarının yanında bacak bacak üstüne atmazlar" normu içerisinde büyüyen bir erkek çocuğu karşı cinste bunu saygısızlık olarak algılar ve tepki gösterir.Ancak "Baba-kız ilişkisi içinde babaya karşı olan güven duygusunun da gelişmesi adına duyulan rahatlık" normu içinde büyüyen bir erkek çocuğu kadına saygı duyar ve onun da haklarını gözetir.Tüm bunların kapsamında eğitim inancı,örf ve adetleri olumlu yönde şekillendirebileceği gibi bazen genetik olarak veya doğuştan getirdiğimiz bazı psikolojik özellikler sebebiyle hiç etkilemeyedebilir. Hatta eğitim seviyesi yüksek insanların bazılarının meslekleri üzerinden de şiddet uyguladıklarını görmekteyiz.Bir öğretmenin öğrencisine sürekli hakaret etmesi hatta onu dövmesi gibi...


Edt. Ahenk Bayazıt : Şiddete tolerans tanımayan bir toplum yaratabilmek için başvurulması gereken yöntemler nelerdir?

Psk. Dnşm. Önem Karaduman : Şiddete tolerans tanımayan bir toplum yaratmak istiyorsak ,ben kendim de bir psikolojik danışman ve rehber öğretmen olarak öncelikle toplumun yapı taşı olan aile yapılarının düzenlenmesi ve ailelere verilen eğitimlerin arttırılmasından yanayım..Aileler çocuklarını geleneksel ve otoriter yetiştirmenin disiplin olduğuna inanıyorlar.Oysaki bu,çocuklar üzerinde baskı kurmaktan başka bir işe yaramıyor.Bu tip çocuklar hayatlarında olmak istediği gibi değil olması gerektiği gibi davranır.Yani kurallar ile yaşar.Kendi de kurallar koyar bu nedenle toplumda iletişimi bozulur ve kendi kurallarına uyum sağlamayan kişilere şiddet uygular. Kimi anne baba da aşırı rahat,çocuğun her istediğinin her an yerine getirildiği bir aile yapısı bu da .Çocuk merkezde ...İşte bu çocuklar da istedikleri olmadığı an şiddete başvurabiliyorlar.En temeli ve doğru olanı demokratik bir tavır sergilemek.Çocuklara zaman ayırarak ,onları dinleyerek,söz hakkı vererek ve elbette en önemlisi değerli olduğunu hissettirerek doğru ahlaki değerleri aşılamaktan bahsediyorum aslında. Ve anne -babalar ne kadar dikkat etseler de bazen kötü modeller olduklarını da unutuyorlar.Doğru model olmak ...Bir de elbette doğuştan gelen özelliklere dönüp baktığımızda küçük yaşta bir şiddet eğilimi gözlemliyorsak ,geç kalınmadan terapi alınmalı ve çözüm yolları aranmalıdır.Bireyden aileye ve aileden topluma geçecek olursam örf ve adetlerimiz içerisindeki meşru kılınmış normların değişebileceğini unutmayalım.Şiddet içerikli dizilerin izlenmemesi ve izletilmemesi gerekir.Çocuklar ise şiddet içerikli oyunlardan uzak tutulmalıdır.Toplum şiddeti azaltmak adına bireyi kazanacak çalışmalar içinde bulunmalıdır. Dışlamaktansa hem kadınları hem erkekleri bilinçlendirmeli ve meslek sahibi yapmalıdır.Bu noktada şiddeti ortadan kaldırmaya yönelik mevzuatlar kuvvetlendirilmeli ve suç olan şiddete karşı uygun şekilde yaptırımda bulunulmalıdır.Aile yapıları ve eğitim düzeyleri olumlu yönde değiştikçe,erkekler kadınlara daha çok saygı duyar hale gelir,cinsiyet ayrımı yapılmaksızın ekip çalışmaları içerisinde bulunabilirler.Bu da şiddet eğilimini azaltır ve saygıyı arttırır.Son olarak söyleyeceğim ; unutmayalım ki güçlü kadın güçlü erkek güçlü aile demek güçlü aileler ise güçlü toplumlar demektir.

Comments


©2019 by Psikolojik Danışman-Sosyolog. Proudly created with Wix.com

bottom of page